Psikoterapi ile ilgili Doğru Bilinen 5 Yanlış
- zeynepatasoy1993
- 31 Ağu
- 2 dakikada okunur
1) “Güçsüz insanlar terapiye gider.”
Bir sporcu düşünün elinde 30 kiloluk bir ağırlık var. Bu sporcu 30 kiloluk ağırlığı ne kadar zaman boyunca kaldırabilir? 10 dakika, 20 dakika, 30 dakika... Bu kişi ne kadar güçlü olursa olsun kaldırmış olduğu yük zamanla ağır geleceği için indirmek zorunda kalacaktır.
Nasıl böyle bir sporcuyu zayıf olarak nitelendirmiyorsak, terapiye gitmek de bizim zayıf olduğumuzu göstermez. Aksine terapiye gitmek zor durumlarla başa çıkma becerisine sahip olduğumuzun bir göstergesidir. Terapiye giden çoğu kişi, hepimizin günlük hayatta karşılaştığı ilişkisel, ailevi problemler, iş stresi, özgüven problemi, kaygı, depresif hissetme, hayattaki yeniliklere adapte olmada zorluk gibi sorunlarla mücadele eder.
Nasıl performansını arttırmak için antrenörle çalışan bir sporcuyu güçsüz olarak görmüyorsak, kendiyle ilgili olan farkındalığını arttırmak, iyi olma halini ve psikolojik sağlığını geliştirmek için terapiye giden birine de güçsüz gözüyle bakamayız.
2) “Terapi çoğunlukla konuşmaktan ibarettir.”
Dizi ve filmlerde gördüğümüz sadece danışanın konuştuğu ve terapistin de danışanını dinleyip başını sallayarak onayladığı sahneler birer mittir. Eğer terapinin iyileştirme gücü yalnızca konuşmaktan gelseydi bir arkadaşımızla konuştuğumuzda da aynı sonucu alabilirdik.
Psikoterapi geçerliliği ve güvenilirliği bilimsel olarak kanıtlanmış olan yöntem ve teknikleri kullanmakta olup, terapist aldığı eğitimler sayesinde bu yöntemleri kullanarak danışanıyla birlikte (işbirliği içerisinde) sorunları tanımlar, terapi içerisindeki hedefleri belirler ve bazen de sürecin bir parçası olarak psikoeğitim verebilir veya ev ödevi ve okumalar önerebilir.
3) “Terapi her zaman iyi hissettirmelidir.”
Gerçek hayatta terapi her zaman kendimizi iyi hissederek seans odasından çıkacağımız bir süreç değildir. Terapide ele alınan konuya bağlı olarak özellikle ilk seanslarda ve zaman zaman ilerleyen bazı seanslarda kendimizi rahatsız hissetmemiz normaldir.
Nasıl ilk kez spora başladığımızda şimdiye kadar hiç çalıştırmadığımız vücut kaslarımızın ağrıması doğalsa, terapide de kendimize ve hayatımıza yönelik farkındalık kaslarımızı belki de hiç çalıştırmadığımız için rahatsız hissetmemiz normaldir. Çoğunlukla farkındalık kaslarımızı çalıştırdıkça seanslarda da kendimizi daha iyi hissedebiliriz.
4) “Terapi tüm sorunlarımı bir ya da iki seansta çözebilir.”
Belki bir dizi veya filmde bir karakterin birkaç seans terapiye giderek tüm sorunlarından kurtulması mümkün olabilir ancak gerçek hayatta süreç bu şekilde değildir.
Terapi süreci kişilerin ihtiyaçlarına göre değişkenlik gösteren ve kişinin yaşadığı semptomların yoğunluğu, problemlerin karmaşıklığı, danışanla terapist arasındaki işbirliği gibi birçok faktörle ilişkisi olan bir süreçtir. Çoğu zaman karşılaştığımız problemler tek bir durumla açıklanamaz ve ilişkili başka problemleri de beraberinde getirir. Örneğin bir taraftan sınav kaygısı ile mücadele ederken bir yandan da aile ilişkilerimizde de problemler yaşıyor olabiliriz. Dolayısıyla terapi süreci birkaç ay sürebileceği gibi bir veya birkaç yıl kadar da sürebilir.
5) “Terapist ile danışan arkadaş olabilir.”
Danışanların terapistleriyle arkadaş olmaları da dizi ve filmlerde sıklıkla karşımıza çıkan bir konu olup gerçeği yansıtmamaktadır. Terapist ile danışan arasındaki
yakın ama kesinlikle profesyonel bir ilişkidir.








Yorumlar